KAZA GELİYORUM DER
Herkesin bildiği “Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur.” diye anonim bir söz vardır. Çarşambadan sonra perşembenin geleceğini kestiremeyenlere ne yakıştırılırsa haktır. Yolda yürürken sadece önünüze bakarak yürürseniz, biraz ilerideki çukuru göremezsiniz ya da size doğru hızla gelen bir tehlikeli durumdan haberdar olamazsınız. Ara sıra kafanızı kaldırıp ileriye doğru bakmalısınız. Bu size, gideceğiniz yol hakkında bilgi verir.
İşletmelerde yapılan çalışmalarda da bu basit mantık geçerlidir. Çalışmalarınızı sürdürürken, şu anı ve ilerideki adımları bilmeniz ve görmeniz gerekir. Olabilecek aksaklıkları önceden sezerek önlemlerinizi almalısınız. Önceden alınan tedbir sizi olası sıkıntılardan koruyacaktır.
İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında yapılan bu tip çalışmalara önleyici ( proaktif ) tedbir çalışmaları denir. Asıl olan çalışmalar da bu kapsamda olanlardır. İş işten geçmeden bir şeyler yapmalıdır.
Bu köşeden her hafta bu konuya dikkat çekmeye çalışıyorum. Güvenliğin ve güvenli çalışmanın sağlayacağı olumlu sonuçları anlatıyorum. Güvenlik kültürünün ve Güvenli yaşama bilincinin ne kadar önemli olduğunu yazıyorum. Güvenliğin önemsenmediği durumlarda neler yaşandığına herkes şahit oluyor. Televizyon ve gazetelerden yaşanan üzücü haberleri içimiz burkularak izliyoruz. Olaya sebep olanları kınıyor eleştiriyoruz. Sonra da gelecekte yaşanacak bir iş kazasını beklemeye başlıyoruz sanki. Herkesin oto kritik yapması lazımdır. Şu soruları kendimize sormalıyız;
Kendimiz bu konularda ne yapıyoruz?
Bu tip olayı bizim de yaşama ihtimalimiz var mı?
Bu kazada hangi eksiklikler ve ihmaller vardı?
Bizde de aynı ya da başka eksiklikler var mı? Eğer cesur ve dürüst bir içsel sorgulama yaptığınızda aldığınız cevaplar olumsuz ise korkup paniğe kapılmayın. Korku ve panik sonucu yılgınlığa düşerseniz, kötü sonuca teslim olursunuz. Muhtemel akıbete aday olur, Allah korusun ileride sizin için de aynı haberleri izleriz. Bunun yerine derhal tedbirleri almaya başlamalısınız. Tehlikeleri tespit ediniz ve tedbirlerini uygulayınız. Güvenli çalışma şartlarında üretim yapmaya başlayınız. Hem siz hem işletmeniz hem de çalışanlarınız korunmuş olacaktır.
İşyerlerinde hiçbir iş kazası olmuyormuş gibi davranmak ya da bizim işyerimizde hiç kaza olmadı, bundan böyle de olmaz basiretsizliğinde olmak akıllıca bir durum değildir. Bu olsa olsa vurdumduymazlıktır. İşverenler ve yöneticiler olarak üzerimize serpilen bu ölü toprağından silkinerek kurtulmamız lazımdır. Aksi halde hazırlıksız bir şekilde kazalara yakalanır ve de acı bir bedel ödersiniz.
Hastalıklara yakalanmamak için ne gibi tedbirler alıyorsak, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına muhatap olmamak için de tedbirlerini almalıyız. Atamız Yavuz Sultan Süleyman Han “ İstiyorsan sulh-u salah, hazır ol cenge” demiş. Atamız huzur içinde güvende olmak istiyorsan gereğini yapmalısın diyor. Bizlerin de işyerlerimizde kazasız çalışmalar ve üretim yapmamız için bu konudaki gerekli hazırlıkları yapmamız gereklidir.
Aşı olmadan, sağlıklı beslenmeden, hijyene dikkat etmeden sağlıklı olunamayacağı gibi, iş yerinin iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı korunabilmesi için tehlikelere karşı gerekli önlemlerin alınarak uygulanması lazımdır.
Unutmayalım ki;
TEDBİR ALMAK, BEDEL ÖDEMEKTEN ÇOK DAHA UCUZ VE KOLAYDIR.